* Pagan Roma yönetimi, Yahudiliği sapkınlık olarak görüyordu. Kudüs’ün Roma egemenliğine girmesinden sonra, şehirdeki Yahudilerle yeni hâkimler arasında sürtüşmeler de eksik olmadı. Nihayet, MS 66-73 arasında başlayan büyük Yahudi ayaklanması, sadece Kudüs’te değil, Yahudilerin Filistin topraklarında yaşadığı bütün şehirlerde büyük bir yıkım ve tarumara yol açtı. Silahlanarak Roma’ya karşı kazan kaldıran Yahudi gruplar, bugün hâlâ atıf yapılan direniş hikâyeleriyle tarihe geçti. (Günümüzde, İsrail bu hikâyeleri halk destanına dönüştürmüş durumdadır). Ancak sonuçta kazanan, elinde tuttuğu muazzam askeri güç nedeniyle yine Roma İmparatorluğu oldu. * Yahudilerin başlattığı genel ayaklanma ve isyan, bölgenin hâkimi olan Roma İmparatorluğu tarafından elbette hoş görülmeyecekti. Senato’nun olağanüstü yetkiyle donattığı Başkomutan Titus, MS 70’de kalabalık bir orduyla Kudüs’e girdi. Kampını, şehrin kuzey yamaçlarına kuran Titus, şehir halkının yalvarmasına bile fırsat vermeden, büyük bir katliama ve yıkıma girişti. Sur içi Kudüs tamamen harabeye çevrildi, mabed temellerine kadar yıkıldı, Yahudilerin birçoğu kılıçtan geçirildi, kalanlar da şehirden sürgün edildi. Bu, Babil Kralı Nabukadnezzar’dan sonra Kudüs’ün karşı karşıya kaldığı ikinci büyük yıkımdı. * Yahudiler esir olarak Roma’ya gönderildi, bir bölümü Avrupa’nın değişik bölgelerine ve Kuzey Afrika’ya göç etti.

Roma eyaleti olan Filistin’de Yahudilerin isyan çıkarmasıyla Romalıların Kudüs’ü yıkması ve şehre Yahudilerin girmesini yasaklaması.